enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:58 Demir yollarına 2002 yılından bugüne yaklaşık 3 bin kilometre yeni hat ilave edildi…
09:18 TEKNOFEST Mavi Vatan, 30-31 Ağustos’ta İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda gerçekleştirilecek…
00:56 Güvenlik Garantilerinde Stratejik Uyum Sorunu
00:44 CHP heyetini ağırlayan KOTO’dan Terörsüz, barış ve hoşgörü içinde bir Türkiye’ vurgusu
00:40 KİTAP: Yeni Suriye ve Uluslararası Aktörler
00:37 Amazon Havzası’nda yer alan sekiz Latin Amerika ülkesi, Brezilya’nın Yağmur Ormanı Fonuna Destek Sözü Verdi…
00:24 Türkiye Promosyon Sektörü, PROMOGIFT İstanbul 2025’te Buluşuyor
00:16 İllegal Yapıların Panzehiri: Daha Fazla Hukuk Daha Fazla Demokrasi
00:15 Terörsüz Türkiye, Van Saha Gözlemleri ve Marjinal Sol-PKK Çatışması
00:02 UHA/ İnternational News Agency’ndan ‘Gündem Spor’
09:42 Türkiye’de Nehir Havza Yönetiminin Yeni Kurumsal Yapısı 
08:55 SİHA’dan atılan Türk füzesi: Dünyada örneği yok
07:31 Terörsüz Türkiye hedefi için Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugün 6’ncı toplantısını gerçekleştirecek…
07:17 Soykırımın yeni yüzü: Kıtlık
00:52 Kanadalı foto muhabiri: Reuters, İsrail’in 246 gazeteciyi öldürmesinde sorumlu
00:46 İletişim Başkanı Duran: Malazgirt ruhu, Terörsüz Türkiye idealimizin yol haritalarından biridir
00:21 Hatay’ın genç sörfçüleri Kiel’de: Depremin Ardından Umut ve Dayanışma Dalgaları
00:17 Memur ve emeklisinin zammı bu hafta belli olacak
00:08 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, bölgede barış ve esenliğin teminatıdır
09:45 Türk dizileri Rusya’da rekor kırıyor
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Müttefiklerde Seçimler ve NATO’yu Toparlamak

Müttefiklerde Seçimler ve NATO’yu Toparlamak
11 Temmuz 2024
29
A+
A-

NATO’nun 75’inci kuruluş yıldönümüne denk gelen zirve 9-11 Temmuz 2024 tarihleri arasında Vaşington’da toplanacak. Rusya ve Çin nedeniyle güvenlik kaygıları üst perdeden dillendirilirken her zirvede olduğu gibi NATO’nun yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi, diğer bir ifadeyle kararlılığının ve dayanıklılığının takviye edilmesi muhtemelen yine vurgulanacak.

Dr. Murat ASLAN - (UHA) Uluslararası Haber Ajansı

Doç. Dr. Murat ASLAN, Hasan Kalyoncu Üniversitesi öğretim üyesi

Vilnius Zirvesi Sonrası

Geçtiğimiz sene Vilnius zirvesinde 360 derece güvenlik anlayışı çerçevesinde “caydırıcılık ve savunma, kriz önleme ve yönetimi, iş birliğine dayalı güvenlik” şeklinde üç sütun üzerinde anlaşılmıştı. İttifakı motive eden asli kaygı da Ukrayna Savaşı ve Rusya’nın saldırganlığı şeklinde ifade edilmişti. Harbe hazırlık seviyesinin yükseltilmesi ile çehresi şekillenen NATO, muhtemelen bu zirvede de aynı temaların vurgulanmasına şahit olacak. Dolayısıyla bu yıla damga vuracak husus NATO’nun misyon ve kabiliyetlerinden ziyade üye ülkelerin bir kısmında gerçekleşen siyasi seçimler ve muhtemel sonuçları olacak. Nitekim üye ülkelerin iç siyaseti “oydaşma” ile karar alan NATO için daha belirleyici bir hâl aldı.

NATO Ülkelerindeki Seçimler

O halde birkaç NATO ülkesinin iç siyasetine ve NATO’ya yansımasına göz atmakta fayda var.

Fransa parlamentosunda aşırı sağ ve ırkçı eğilimlerin iktidara yürüyüşü hızlanırken Le Pen’in NATO’dan ayrılmak ve AB’ye üye devletlerin daha müstakil olması beyanları dikkat çekici. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Haziran ayı içerisinde Ukrayna’ya asker gönderme niyetini beyan ederken Le Pen Rusya ile uzlaşılması üzerinde durmakta. Fransa seçimlerinin 7 Temmuz’daki ikinci turunda Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi’nin oy oranını koruması halinde siyaseten bölünmüş bir Fransa’nın NATO içinde bir çatlağa da neden olabileceğini görmek gerekiyor. Geçmişte NATO’nun askerî kanadından ayrılmış Fransa’nın Macron iktidardayken Parlamentoyu kontrol edecek Le Pen ile kör dövüşüne girebileceği anlaşılıyor.

Fransa’da seçim süreci devam ederken ABD’de yapılan seçimler Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin kıyasıya mücadelesini Transatlantikte belirleyici bir konuma oturtuyor. Biden’ın başkanlık yarışından çekilmesi ve yerine başka bir ismin aday olup seçilmesi ABD’nin mevcut NATO siyasetine etki yaratmayacak. Ancak Trump ihtimali farklı bir tutumu beraberinde getiriyor. “Tüccar” mantığı ile Avrupa’ya pahalı ve idamesi zor Amerikan savunma sistemleri satıp NATO garantileri için maliyet dayatan Trump, NATO’nun güvenliği konusunda Transatlantik ittifakından ziyade Amerikan çıkarlarına odaklanıyor. Bu nedenle Ukrayna’ya desteğin kesilmesi ve Putin ile uzlaşı yollarının aranmasını salık veriyor. Sonuçta Trump’ın NATO’da önceki başkanlık döneminde yarattığı çatlağı derinleştirmesi muhtemel görünüyor.

İlginç diğer bir ülke ise Birleşik Krallık. “Yumuşatılmış” sosyalizm çizgisiyle İşçi Partisi’nin NATO’ya menfi etki edecek bir siyaset takip etmesi beklenmiyor. Ancak Muhafazakârlarla karşılaştırıldığında “sorgulayan” bir siyasetle NATO’ya katkı sunacağı anlaşılıyor. Ayrıca Amerikan müdahaleciliğine hep koşulsuz destek vermiş olan Birleşik Krallık’ın sosyal demokratlarla birlikte ülkelerini makul çizgiye çekmesine şahit olunabilir.

NATO’nun doğu kanadındaki üye ülkelerde seçimlerin sandığa etkisi farklı iki akımın incelenmesini gerektiriyor. Rusya’yı doğrudan tehdit olarak algılayan ve daha fazla NATO varlığı talep eden Polonya ve Romanya gibi NATO ülkeleri, ittifakın motoru olan devletlerin ilgisizliği ile karşılaşma riskinin farkında. Diğer akım ise Rusya politikaları ayrışmış olan iktidarlar. Örneğin Macaristan, Rusya ile sorun istemiyor. Slovakya’nın suikasta uğrayan Başbakanı Robert Fico’nun Rusya ile sorunsuz ilişkileri esas alan siyasetinin iktidara taşınmış olması dikkat çekici. Son olarak Almanya’yı da anmak gerekir. Kapsamlı bir koalisyon protokolü ile iktidarda olan Scholz’un Rusya’ya taviz veren duruşu hem enerji bağımlılığından hem de kendini ön cephe ülkesi olarak görmesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle NATO’da Almanların misyonu olayları soğutmaya dayanıyor.

Ülke bazında bu siyasi gelişmeler yaşanırken AB’nin parlamento seçimlerinde büyük bir bölünmüşlüğün olduğunu da hatırlatmakta fayda var. NATO ile ilintisiz görünen bu durum aslında önemli. AB’nin devlet üstü bir örgüt olarak Avrupa’daki seçmen ve siyaset tercihini yansıtmakta. Aşırı sağın yükselişi şeklinde nitelendirilmiş olan Avrupa Parlamentosu seçimleri NATO’nun müşterek güvenlik siyasetine hangi “siyasi tercihin” etki edeceğini gösteriyor.

İç Siyasetlerin Vaşington Zirvesine Etkisi

NATO’nun Vaşington Zirvesi’nde üye ülkelerin siyasi dönüşümlerinin alınacak kararlara etki edeceğini ifade etmek, o halde, makul bir söylem. Seçmen tercihleri istikametinde önceliklerini tayin eden üye ülkeler NATO’yu sahiplenme güdüsüne sıkıca sarılırken iç siyasetin gerektirdiği tavrı ellerindeki ajandalara not etmiş haldeler. Bu nedenle Avrupa güvenliğinde bir yandan müşterek dayanışma kuvvetle vurgulanırken müstakil çarelerin üretilmesi muhtemel görünüyor.

Avrupalıların, üye sayısı arttıkça işlerliği azalan NATO yanında kendi güvenlik kaygılarına yönelik tedbirler alacağı anlaşılıyor. Yaşlanan ve savunma kapasitesi kısıtlı olan Avrupa’nın Trump’a bel bağlamaktan ziyade kendi “çarelerini” üretmesi muhtemel görünüyor. Yapılan seçimlerde aşırı sağ ve NATO karşıtlığının yükseldiği dikkate alınırsa güvenlik politikalarında özellikle Avrupalıların ihtimaller üzerinden yeni stratejiler üretmeye başlaması mümkün.

Bu noktada Türkiye’nin Avrupa güvenliğinde “olmazsa olmaz” ülke haline geldiğini belirtmek gerek. Muhtemel Amerikan ilgisizliği ve “Rus tehdidi” algısı Avrupalıları Türkiye’nin savunma ve güvenlik katkısına yöneltebilir. Bu nedenle Türkiye’yi kendisinden görmeyen “yaşlı” Avrupa, Vaşington Zirvesi’ndeki havayı soluduktan sonra yumuşayan “Türkiye” politikasını elden geçirmek zorunda. Tabi “kurt” işaretiyle uğraşmayı bırakabilirlerse!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.