enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
09:16 Türkiye’nin turizm geliri, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,6 artarak 9 milyar 451 milyon 244 bin dolar oldu…
06:51 Erdoğan: Kameraları bantlamak bizim kitabımızda yazmaz…
06:45 Gazeteci Gül KABACAOĞLU’nun ‘Orada N’ler Oluyor!’ Dış kaynaklı haberleri!…
00:47 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “Güçlü Medya, Bilinçli Toplum Zirvesi”nde konuştu…
00:47 Ruslar, Ukrayna’daki cephede saldırılarını önemli ölçüde artırdı…
00:06 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de en büyük risk terör örgütleri”…
13:42 Bakan Kurum’dan Arnavutköy’deki TOKİ konutlarına ilişkin açıklama
13:21 Türkiye’den ve Dünya’dan kısa kısa ‘Satır Başı’ haberler!
12:33 XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı Başarıyla Gerçekleşti…
11:04 DoktorTakvimi, bu yıl da Great Place To Work Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesinde yerini aldı
10:36 Doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar ilk çeyrekte 83 milyar dolara ulaştı
10:04 Uluslararası İstanbul Anne, Bebek, Çocuk Fuarı ‘CBME’ Türkiye’nin Yeni Odak Grupları Belli Oldu!
09:32 Vücudun temel yapı taşlarından biri olan D vitamininin eksikliği sağlık sorunlarına neden olabilir…
08:10 (RTÜK) Başkanı Şahin, “sokak röportajları” toplumda ayrışmaya, manipülasyona ve yanlış bilgilendirmeye yol açıyor…
07:36 Eğitimde Büyük Çöküş: Türkiye Avrupa’nın 61 Katı Eğitim Enflasyonu Yaşıyor!…
00:59 Terör ve İstihbarat!…
00:54 Türkiye-İtalya arasında, ticaret, sanayi yatırımları, uzay, kültür, spor, sosyal hizmetler, arşiv, ulaştırma ve savunma sanayi alanında 11 anlaşma imzalandı….
00:49 Türkiye-İtalya 4. Hükümetlerarası Zirvesi sonrası ortak bildiri yayımlandı
00:41 Eğitim faaliyeti sırasında kaza: 1 asker şehit
00:38 Bakan Ali Yerlikaya’dan Özgür Özel’e ‘bant’ tepkisi
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Milli Teknoloji Hamlesi ve Türk Savunma Sanayii

Milli Teknoloji Hamlesi ve Türk Savunma Sanayii
13 Temmuz 2023
12
A+
A-

Türkiye’nin saygın, bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu olan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’ndan Araştırmacı Rıfat ÖNCEL, hazırladığı raporda MTH’nin savunma sanayii boyutu ve alan içerisinde kat edilen gelişmeler inceleniyor.

UHA / İnternational News Agency

Teknoloji, tarihsel olarak savaşın yapılış tarzı ve seyrine yön veren başat faktörlerden biri oldu. Teknoloji alanındaki gelişmeler politikacıların ve askerlerin savaş hakkındaki inanış, düşünce ve beklentileri üzerinde köklü değişikliklere neden olmuş; karar alıcıları bir sonraki savaşı kazandıracak adaptasyon ve dönüşüm gibi pratiklere zorladı. Bu anlamda teknolojik durum, savaş hakkındaki mülahazaların ayrılmaz bir parçası olarak anlaşılabilmekte.

Türkiye’nin başta ekonomik ve teknolojik bağımsızlığının sağlanması amacıyla ortaya koyulan MTH’nin en önemli unsurlarından biri savunma sanayii.

Savunma sanayii politikaları ve savunma sanayiinde ulaşılan teknolojik kazanım, MTH için “kurucu unsur” niteliğinde olup, bu anlamda savunma sanayii, hareketin öncü gücü olarak ifade edilebiliyor.

Savunma sanayii ürünleri ileri teknoloji ve inovasyon yoğunluklu bir yapıda olduğundan MTH kapsamında ortaya koyulan performans Türkiye’yi yenilikçi ve teknoloji alanında üstün bir ülke konumuna yükseltmek amacıyla eş güdüm içerisinde.

Bu kapsamda MTH ile birlikte ithal edilen kritik ürünlerin yerli üretimi, orta-yüksek ve yüksek teknolojilerin araştırılması ve geliştirilmesi, Ar-Ge odaklı yatırımların artması ve belirli sektörlere özel yatırımcıların çekilmesi, ilgili alanlarda nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi gibi hedeflere savuma sanayii alanında önemli ölçüde ulaşıldığı görülüyor.

Buradan hareketle bu raporda MTH’nin savunma sanayii boyutu ve alan içerisinde kat edilen gelişmeler inceleniyor.

Yazarlar Sayfası – | SETAAraştırmacı Rıfat ÖNCEL, hazırladığı raporun girişinde şunları aktarıyor:

Tarihsel olarak teknoloji, savaşın yapılış tarzı ve seyrine yön veren başat faktörlerden biri olmuştur. Teknoloji alanındaki gelişmeler politikacıların ve askerlerin savaş hakkındaki inanış, düşünce ve beklentileri üzerinde köklü değişikliklere neden olmuş, karar alıcıları sonraki savaşı kazandıracak adaptasyon ve dönüşüm gibi pratiklere zorlamıştır. Bu anlamda teknolojik durum savaş hakkındaki mülahazaların ayrılmaz bir parçasıdır. Bundan dolayı teknolojik ilerleme gerçekleştirme, eğer bu başarılamamışsa mevcut teknolojiyi transfer etme veya onu taklit etme, aktörlerin “temel savunma politikaları” amaçları arasında yer alır.

Tarihsel olarak bakıldığında söz konusu amaçların başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesiyle savaş ve çatışmalarda zafer kazanmak arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmektedir. Bu açıdan 1957’de Sovyetler Birliği’nin (SSCB) uzay yörüngesine ilk uyduyu yollamasının Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yarattığı şok etkisi anlamlıdır. SSCB’nin teknolojik yarışta ABD’nin önüne geçtiği algısını oluşturan bu durum “Sputnik Anı” olarak nitelenmiş ve ABD yönetimleri tarafından gelecekte tekrar edilmemesi gereken bir durum olarak nitelenmiştir.
attığı adımları yakından takip etmektedir. Dolayısıyla günümüzde devletlerin ulusal güvenlik ve savunma strateji ve doktrinlerinin tasarım aşamasında, teknolojik rekabet başat rol oynamaktadır.

Teknolojik gelişmişlik seviyesinin ulusal güvenliğin sağlanması bakımından kritik önemde olması hassas ve kritik teknolojilerin gizli bir şekilde yürütülmesine neden olurken; aynı zamanda diğer aktörlerin söz konusu teknolojileri teminine karşı da çeşitli önlemlerin geliştirilmesine yol açmıştır.

20. yüzyıldan günümüze kadar bunun en açık örneği nükleer silah alanında yapılan çalışmalardır. Nükleer silahlar devletler arası ilişkileri o kadar köklü bir şekilde değiştirmiştir ki söz konusu silahı ilk kez ABD’nin elde etmesinden sonra birçok devlet bu teknolojiyi kazanmak için büyük ulusal kaynaklar ayırmıştır.

Nükleer silahlar kadar sıkı olmasa da yine birçok kritik teknolojinin satışında veya teknoloji transferinde ciddi kısıtlamalar bulunmaktadır. Örneğin başta uçak ve ağır zırhlı araçlarda kullanılmak üzere motor teknolojisi veya jet uçaklarına beşinci nesil özellik kazandırmada asli bir unsur olan görünmezlik (stealth) teknolojisi bunların arasında sayılabilir.

Teknolojinin transferi ve teknolojiyi içeren askeri sistemler ve alt sistemlerin satın alımının zorluklarının yanında, alım sonrası ortaya çıkan kısıtlamalar da söz konusudur. Bunların arasında ilk etapta eğitim zorunluluğunun yanı sıra sonrasında bakım ve işletme hususlarında dışa bağımlılığın sürmesi, sistem yazılımı üzerinde tam hakimiyet sahibi olamama ve genel olarak siyasi ilişkilerin seyrinin savunma ve askeri ilişkiler üzerinde belirleyici etkiler üretmesi ifade edilmelidir.

Dolayısıyla askeri sistemleri satan devlet ile alan devlet arasındaki bu ilişki, bir ekonomik faaliyetin ötesinde daha geniş ölçekte bağımlılığa dayanan siyasi, teknik ve askeri sonuçlar üretmektedir. Bu durum ise alıcı ülkenin dış ve güvenlik politikaları ile savunma stratejileri ve doktrinlerinin oluşturulması üzerinde sınırlayıcı etkiler ortaya çıkarmaktadır. Alıcı ülke bu sınırlamaları aşmayı ve daha özerk/bağımsız bir siyaset izlemeyi denediğinde ise açık ve örtülü ambargolar yürürlüğe konulabilmektedir.

Günümüze değin Türkiye çeşitli açık ve örtülü ambargolara maruz kalmış bunun sonucunda ihtiyaç duyduğu askeri sistemleri tedarik etmede zorluklar yaşamıştır.

Türkiye’nin başta ekonomik ve teknolojik bağımsızlığının sağlanması amacıyla ortaya konan Milli Teknoloji Hamlesi’nin (MTH) en önemli unsurlarından biri de savunma sanayii boyutudur. Hatta savunma sanayii politikaları ve savunma sanayiinde ulaşılan teknoloji kazanım başarısı MTH bakımından “kurucu unsur” niteliğindedir.

Bu anlamda savunma sanayii, MTH’nin öncü gücü olarak da ifade edilebilir. Savunma sanayii ürünleri ileri teknoloji ve inovasyon yoğunluklu bir yapıda olduğundan, MTH kapsamında ortaya konulan Türkiye’yi yenilikçi ve teknolojik olarak üstün bir ülke konumuna yükseltmek amaçları ile eş güdüm içerisindedir.

Bu kapsamda, MTH ile ithal edilen kritik ürünlerin yerli üretimi, orta-yüksek ve yüksek teknolojilerin araştırılması ve geliştirilmesi, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) odaklı yatırımların artması ve belirli sektörlere özel yatırımcının çekilmesi, ilgili alanlarda nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesi gibi hedeflere savunma sanayii alanında önemli ölçüde ulaşıldığı görülmektedir. Buradan hareketle bu çalışmada MTH’nin savunma sanayii boyutu incelenmektedir. (devam edecek-MTH VE TÜRK SAVUNMA SANAYİİ)

***

Rıfat Öncel

Araştırmacı
Dokuz Eylül Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Rıfat Öncel, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora eğitimini sürdürmektedir. Çalışma alanları arasında nükleer strateji, silahlanma ve savunma politikaları bulunmaktadır.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.