enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
00:47 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, “Güçlü Medya, Bilinçli Toplum Zirvesi”nde konuştu…
00:47 Ruslar, Ukrayna’daki cephede saldırılarını önemli ölçüde artırdı…
00:06 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’de en büyük risk terör örgütleri”…
13:42 Bakan Kurum’dan Arnavutköy’deki TOKİ konutlarına ilişkin açıklama
13:21 Türkiye’den ve Dünya’dan kısa kısa ‘Satır Başı’ haberler!
12:33 XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı Başarıyla Gerçekleşti…
11:04 DoktorTakvimi, bu yıl da Great Place To Work Türkiye’nin En İyi İşverenleri listesinde yerini aldı
10:36 Doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar ilk çeyrekte 83 milyar dolara ulaştı
10:04 Uluslararası İstanbul Anne, Bebek, Çocuk Fuarı ‘CBME’ Türkiye’nin Yeni Odak Grupları Belli Oldu!
09:32 Vücudun temel yapı taşlarından biri olan D vitamininin eksikliği sağlık sorunlarına neden olabilir…
08:10 (RTÜK) Başkanı Şahin, “sokak röportajları” toplumda ayrışmaya, manipülasyona ve yanlış bilgilendirmeye yol açıyor…
07:36 Eğitimde Büyük Çöküş: Türkiye Avrupa’nın 61 Katı Eğitim Enflasyonu Yaşıyor!…
00:59 Terör ve İstihbarat!…
00:54 Türkiye-İtalya arasında, ticaret, sanayi yatırımları, uzay, kültür, spor, sosyal hizmetler, arşiv, ulaştırma ve savunma sanayi alanında 11 anlaşma imzalandı….
00:49 Türkiye-İtalya 4. Hükümetlerarası Zirvesi sonrası ortak bildiri yayımlandı
00:41 Eğitim faaliyeti sırasında kaza: 1 asker şehit
00:38 Bakan Ali Yerlikaya’dan Özgür Özel’e ‘bant’ tepkisi
00:35 Yer Bilimci Prof. Dr. Feyzi Bingöl’den Marmara Depremi Uyarısı: “Tek Parça Kırılırsa 7’nin Üzerinde Olabilir”…
00:30 Dostluk Maskesi Altında İhanet: Türkiye’ye Yönelik Planların Derin Analizi
00:25 Marmara Denizi açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, Kayseri’de uçuş sayısını 20’ye kadar düşürdü!
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Hatırlatma dozu sürekli tekrarlanmak zorunda mı?

Hatırlatma dozu sürekli tekrarlanmak zorunda mı?
6 Aralık 2021
1.694
A+
A-

BERLİN-UHA HABER / İster Covid-19’a yakalanıp iyileşenlerde, ister aşı olanlarda: Antikor seviyesi bir süre sonra düşüşe geçiyor. Altı ay sonra ise bir hatırlatma dozu gerekiyor. Ancak T hücreleri sayesinde bu kısır döngü son bulabilir.

Dw - Deutsche Welle Logo Alt - 1172x428 PNG Download - PNGkit(UHA) Uluslararası Haber Ajansı Avrupa Temsilcisi Tuba Nur TÜRKELİ’nin (DW)’ye dayandırdığı Fabian Schmidt’in haberinde, Uzmanlara göre hatırlatma aşıları gerekli, çünkü zamanla kanımızdaki antikor sayısı azalıyor. mRNA aşıları için bu, genellikle COVID-19’a karşı temel bağışıklığın kazanılmasından yaklaşık altı ay sonra söz konusu oluyor.

Almanya Daimi Aşı Komisyonu (STIKO), Johnson & Johnson gibi tek doz uygulanan aşılar için hatırlatma dozunun biraz daha erken yapılmasını öneriyor.

Peki, bu kısır döngü sonsuza kadar devam mı edecek? Bundan böyle her altı ayda bir veya her sonbaharda, tıpkı gripte olduğu gibi bir takviye aşıya mı ihtiyaç duyacağız?

Bilim insanları şu anda bu sorulara cevap veremiyor, çünkü henüz yeteri kadar deneyim ve veriye sahip değiller.

Kesin olan şu ki, Covid-19 ile mücadelede pek çok faktör ve bileşen rol oynuyor. Korona aşılarının gelecekte yeni virüs varyantlarına uyarlanması kaçınılmaz görünüyor. Tıpkı günümüzde mevsimsel grip aşılarında olduğu gibi. Şu anda Delta varyantının belirli mutasyonlarına yönelik çok sayıda yeni aşı geliştirme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.

Pandeminin endemiye dönüşme riski var mı?

Dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara “Pandemi” adı veriliyor.

Korona salgını, bilindiği gibi kısa süre içinde dünyanın dört bir yanına yayılarak pandemi haline geldi. Şimdi cevap aranan en önemli sorulardan biri de şu: Pandemi, dördüncü veya beşinci dalgadan sonra bitecek mi yoksa giderek artan farklı varyantların da etkisiyle bir endemiye mi dönüşecek? Bir enfeksiyonun veya hastalığın belirli bir coğrafyada veya toplulukta sürekli görülmesine, yani kalıcı hale gelmesine “Endemi” deniyor.

Bu meseleyle yakından ilgili olan bir diğer konu da sürü bağışıklığının sağlanıp sağlanamayacağı. Örneğin Afrika’da şu anda geniş bir alanda mevcut olan toplumsal bağışıklığın aşılardan mı yoksa istem dışı bir kontaminasyondan mı kaynaklandığı belirsizliğini koruyor. Ancak bu kıtada aşılama oranının çok düşük olması, ikinci ihtimali daha da güçlendiriyor.

Bir ortama herhangi bir yolla istenmeyen maddelerin, kirlerin, atıkların ya da virüs gibi mikroorganizmaların bulaşması veya bulaştırılmasına tıp dilinde “Kontaminasyon” deniyor.

Bu istemsiz bulaşma, doğal yollarla olabileceği gibi çevresel veya kimyasal yollarla da olabiliyor. Mevcut görülme oranları göz önüne alındığında, böyle bir istemsiz bulaşmanın Avrupa’da da olması kuvvetle muhtemel.

Kenya'nın batısında yer alan Siaya kentinde organize edilen aşı kampanyası (19.11.2021)
Kenya’nın batısında yer alan Siaya kentinde organize edilen aşı kampanyası (19.11.2021)

T hücrelerinin rolü

“Bağışıklık söz konusu olduğunda, sadece antikorlara odaklanmak eksik olur.” Bu saptama, dünya çapındaki saygın bilim yayınlarından kabul edilen “Nature” dergisinin 10 Kasım’da çıkan son sayısında yer alan, İngiliz ve Singapurlu bilim insanlarından oluşan büyük bir araştırma ekibinin yaptığı çalışmanın en can alıcı cümlesi.

Araştırmacılar, SARS-CoV-2 bulaşma riski hayli yüksek olmasına rağmen, hastalığa yakalanmamış ve PCR testi temiz çıkan sağlık çalışanlarını büyüteç altına aldı. Bunlardan 58’inin kan testinde hiçbir antikora rastlanmadı.

Antikorsuz bağışıklık

Araştırmacılar, “Seronegatif sağlık sistemi çalışanları (SN-HCW)” olarak adlandırılan bu kişilerin daha fazla T hücresine sahip olduğunu tespit etti. T hücreleri, bir akyuvar çeşidi olan lenfositlerin alt kümesini oluşturur ve bağışıklık yanıtında önemli bir yere sahiptir. ‘T’ kısaltması timüs sözcüğünden geliyor. Timüs bu hücrelerin son olgunlaşma evrelerinin geçtiği bir lenf organıdır.

Bu T hücreleri, özellikle virüsün çoğalmasından sorumlu olan ve kısaca “RTC” olarak adlandırılan “çoğaltma transkripsiyon kompleksine” karşı koyuyor.

Aynı zamanda söz konusu 58 kişide, çok erken bir SARS-CoV-2 enfeksiyon evresinin göstergesi olarak kabul edilen IFI27 proteini yoğun olarak bulundu. Tüm bu verileri değerlendiren araştırmacılar, SN-HCW deneklerinin, sekteye uğramış veya yarım kalmış bir korona enfeksiyonu geçirdiği, ancak semptom göstermediği sonucuna vardı.

Daha basit bir ifadeyle açıklarsak: T hücrelerinin, koronavirüs enfeksiyonunu çok erken bir evrede tanıyıp kesintiye uğratması mümkün. Ancak 58 SN-HCW deneğinin, alışılmadık miktarda güçlü T hücre bağışıklığını nereden aldığı hâlâ belirsizliğini koruyor: Soğuk algınlığı veya grip gibi başka bir viral hastalıktan mı, yoksa bizzat SARS-CoV-2 virüsünden mi? Şu aşamada her ikisi de mümkün görünüyor.

Viyana Teknik Üniversitesi'nde araştırmacıların görüntülemeyi başardığı bir koronavirüs
Viyana Teknik Üniversitesi’nde araştırmacıların görüntülemeyi başardığı bir koronavirüs

Sürü bağışıklığı sağlanabilir mi?

Kesin olan şu ki, T hücrelerinin ya da antikorların çoğalması, Covid-19’un endemik hale gelmesi ve bünyemizin farklı virüs varyantlarıyla tekrar tekrar temas etmesi gibi farklı senaryolarda, bağışıklık sistemimiz daha hızlı ve güçlü bir yanıt verecek konuma gelebilir. Bu da bizi, sürü bağışıklığına bir adım daha yaklaştırır.

Ancak araştırmacılar, bu yeni keşfe rağmen yine de rehavete kapılmamak gerektiği yönünde uyarıyor: Hiç kimse kendini SARS-CoV-2’ye karşı güvende hissetmemeli veya bünyesinin kendiliğinden bağışıklık geliştireceğini düşünmemeli. Zira şu aşamada farklı varyantlara karşı bağışıklığın henüz gelişmemiş olması, çok daha kuvvetli bir ihtimal.

Sonuç: Önümüzdeki sonbaharda da hatırlatma dozu yaptırmak suretiyle aşı korumamızı yenilemek zorunda kalıp kalmayacağımız, halihazırda belirsizliğini koruyor. Görünen o ki, bunu ancak o zaman geldiğinde öğreneceğiz!

[UHA Haber Ajansı, 06 Aralık 2021]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.