enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
12:29 Haftayı Geri Sar:10 maddede bu hafta
10:59 İznik 1700 yıl sonra yeniden dünya gündeminde…
08:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
06:13 Türkiye’den NATO ve AB üyesi bir ülkeye ilk savaş gemisi satışı’dan notlar!
00:45 Karadeniz’de Ukrayna’nın Operasyonları
00:43 CHP’nin Avrupa’nın Çöküşüyle Bütünleşme Programı 2 – CHP’nin farklı kimlikleri
00:39 Erbil-Ankara hattında gerilim: ‘Maksadını aşan yorumlar endişe verici’…
00:38 Türkiye’de öğretmen istihdamı, köklü düzenlemeler içeren Öğretmenlik Mesleği Kanunu…
00:29 Dijital şiddet artıyor: Kadınlar daha fazla risk altında…
00:19 2026 Yılı Türkiye İçin Diplomasi Yılı mı Olacak?
00:13 Ankete 9 AB ülkesinden toplam 9 bin 500’den fazla kişi katıldı…
00:11 Deutsche Bank’tan kapsamlı Türkiye analizi: Dolar, büyüme ve faiz tahmini
00:02 Ayvalık merkezli Türk zeytinyağı firması Nova Vera, uluslararası arenada dünya birincisi oldu…
11:42 Futbolda bahis soruşturmasında yeni operasyon
10:10 Küresel piyasalarda son durum ve günlük değişimler
09:44 Cuma Hutbesi: “İnsan, Huzuru İbadetle Elde Eder”
06:15 Düşünce ve ifade özgürlüğü!…
04:25 “KOBİ’lerin maliyet yükünü hafifletecek önemli bir adım”
00:59 Dışişleri Bakanı Fidan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) 32. Bakanlar Konseyi Toplantısı’nda konuştu…
00:52 Türkiye genelinde satılan gayrimenkul sayısı bu yılın ocak-kasım döneminde yüzde 7,6 artış oldu…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

BRICS ve BM Reformu

BRICS ve BM Reformu
27 Haziran 2024
19
A+
A-

BRICS, 16 Haziran 2009’da Rusya’nın Yekaterinburg kentinde Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin liderlerinin katılımıyla yapılan zirve toplantısında kurulmuştur.

Prof. Dr. Yücel Acer (@rektoracer) / X

Prof. Dr. Yücel ACAR & Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Katılımcı ülkelerin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti), baş harflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulan isim, başlangıçta BRIC iken Güney Afrika’nın tam üye olarak kabul edilmesinin ardından BRICS olarak değiştirilmiştir.

Bu birlikteliğin esas amacı; egemenliğe saygı, birlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü, saldırmazlık ve eşitlik gibi evrensel ilkelere bağlılığı savunmak olarak ifade edilmektedir.

Güvenliğin küresel boyutu bağlamında BRICS ülkeleri, BM’nin tüm dünyada barış ve güvenliğin korunması ve geliştirilmesindeki merkezi rolünü desteklemekte; barışı koruma ve barışı sağlama faaliyetlerinin BM Şartı ve evrensel olarak tanınan Uluslararası Hukuk normlarına göre yapılması gerektiğini savunmaktadırlar.

Ayrıca söz konusu temel prensiplerin uygulanmasına dair mevcut durumdan memnun olmadıkları için –BMGK dahil– kapsamlı reformun gerekliliğini savunmaktadırlar. Ancak Rusya ve Çin’in BMGK’nin daimi üye koltuklarını ve veto yetkilerini bırakmak ya da veto yetkisinin genişletilmesini savunmak gibi bir tutumları bulunmamaktadır.

Rusya ve Çin’in daha ziyade Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’nın BM’de daha önemli bir rol oynamasını arzuladıkları görülmektedir. Ayrıca bazı grupların (örneğin G4: Almanya, Hindistan, Japonya ve Brezilya ve L69: Asya, Afrika ve Latin Amerika bölgelerinden yaklaşık 40 ülke) katılımıyla BMGK’nin daimi üye sayısının artırılması (genişletilmesi) çağrısında bulunmaktadırlar.

Bu genişlemenin gerekçesi olarak BM’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulması ve o tarihten bu yana küresel güç dengesinin tamamen değişmiş olması hususları üzerinde durulduğu görülmektedir. Ancak bu yaklaşım BRICS’in radikal bir reform gerçekleştirmeye çalıştığı anlamına gelmemektedir.

BMGK’nin daimi üye sayısının artırılması veto kaynaklı tıkanıklığın ortandan kaldırılması anlamında radikal bir değişiklik getirmemektedir. Üstelik bu yaklaşım, Türkiye’nin de savunduğu “BM sisteminde bütün devletlerin adaletli temsili ve büyük güçlerin tahakkümünün ortadan kaldırılması” sonuçlarını da doğurmayacaktır.

Nitekim daimi devletin üstünlüklerini kaybetme konusundaki isteksizliği ve böyle bir reformun belirsiz sonuçları nedeniyle BRICS ülkelerinin de kendi aralarında fikir birliği sağlayamadığı aşikardır.

BRICS üyelerinin dünya nüfusunun neredeyse yarısını, bununla birlikte önemli bir ekonomik gücü, en eski medeniyetleri ve en zengin kültürleri temsil etmeleri; Batılı ülkelerin tahakkümü karşısında önemli bir dengeleyici unsur olma potansiyeli taşıdıklarını göstermektedir. Bu dengelemenin ötesinde BM ve küresel sistemin radikal dönüşümünü sağlamak niyeti taşıdıklarını söylemek ise mümkün değildir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.