enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:34 Şirketlerden N’Aber!
10:25 Dünyada gündemin öne çıkan haberlerinden özetler!….
10:02 Türkiye’de ve Dünyada ‘Ekonomik Görünüm’…
09:35 Bolivya’da ‘Ekonomik Hal’
09:11 Gazeteci Aslı SÖZLİR’den ‘Sabah Kahvesi’ Orada N’ler oluyor?
07:10 Devlet adamlığı, her istediğini yapabilme serbestliği değil; her yerde kendini sınırlayabilme iradesidir…
00:54 (TARİŞ), 2025–2026 üretim sezonu için zeytinyağı alım fiyatlarını açıkladı…
00:43 Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine Karşı Hak İhlalleri Devam Ediyor…
00:34 Otellerde kimlik fotokopisi dönemi bitti, turizmciler ulaştırma sistemlerini işaret etti
00:28 CHP Genel Başkanı Özgür Özel tartışmanın fitilini Brüksel’den ateşledi, AK Parti’den yanıt gecikmedi…
00:21 Doğu Kudüs’ten Filistinli Gazeteci Huda Fadıl NAİM, Gazze’de yaşananları haber yaptı…
00:16 Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısını gerçekleştirdi…
00:16 Trump’ın Ukrayna Barış Planı ve Self-Determinasyon Üzerinde Düşündürdükleri
00:02 Yunan Genelkurmay Başkanı Floros’un Tarihi Olayların Değerlendirilmesindeki Entellektüel Yaklaşım Eksikliği
00:02 Gazeteciler Cemiyeti Mobil Basın Evi, Gaziantep Üniversitesi’ni ziyaret etti
00:02 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kültürel değerlerimizi evrensel bakışla harmanlayıp inşa etmeliyiz…
13:08 Dünyanın korkulu rüyası: Gazap ve Hayalet sistemleri
12:07 “Terörsüz Türkiye” süreci…
08:57 Dış Bakış Dergisinin “TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI” Özel Sayısı Yayında
00:59 Emine Erdoğan: Şeb-i Arus, sevgiyi merkeze alan bir irfan mirasıdır
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Bir cinnet hali: Çığ gibi büyüyen cinayetler

Bir cinnet hali: Çığ gibi büyüyen cinayetler
1 Ağustos 2023
29
A+
A-

Bir karşılaştırma yapılacak olsa Türkiye’nin dünyada en çok cinayet işlenen ülkeler arasında yer alacağına şüphe yoktur. Bir şeye daha şüphe yoktur: Türkiye çok cinayet işlenen ülke olmasının yanında en ilkel en çağdışı gerekçelerle ve en vahşi yöntemlerle insan yaşamına son verilen ülkeler arasında da yine ilk sıralardadır.

Ülkemizde hemen hemen cinayet işlenmediği gün olmuyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk, bebek herkes bu cinayetlerin kurbanı olabiliyor. Ama en çok, en sık ve bunun yanında en haksız, en vahşi cinayetlere hedef olan insanlarımız, her yaştan kadınlarımız. Neredeyse hemen her gün ülkemizin şurasında burasında bir veya birkaç kadın töre cinayetlerine, karşılıksız aşk ve kıskançlık cinayetlerine, kadının tek taraflı ayrılma isteğine tahammülsüzlük cinayetlerine, ülkemizde sayısı çok bol olan magandaların tecavüz girişimlerine karşı koyma cinayetlerine kurban gidiyor.

Zamanımızda, “En kutsal insan hakkı nedir?” diye aklı başında kime sorulsa, vereceği yanıt, “Yaşama hakkıdır!” olacaktır. Bütün uluslar arası sözleşmelerde, insan haklarına ilişkin evrensel bildirilerde tanımlanan 1 numaralı insan hakkı yaşama hakkıdır. Bunun dışında tanımlanan diğer bütün insan hakları yaşama hakkından sonra gelir. Çünkü insanın yaşama hakkı yoksa diğer hakların hiçbir anlamı ve değeri kalmaz.

Kur’an-ı Kerim’de cana kıymanın ne kadar büyük bir günah olduğunu ifade eden ünlü ayet mealen şöyle: “Kim bir insanı haksız yere (dince ve toplumca tanınmış bir meşruiyeti olmadan) öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanın hayatını kurtarırsa bütün insanlara hayat vermiş gibi olur.” (Maide suresi: 32).

Tarih boyunca bu en kutsal insan hakkını yani yaşama hakkını ortadan kaldırmanın, bir hayata son vermenin toplumca meşru sayılan nedenleri olmuştur. Ama her zaman bir hayatı ortadan kaldırmanın kuralları, koşulları olmuştur. İnsan onuruyla bağdaşmayan, vahşet ve işkence sayılacak bir yöntemle insan öldürmek örgütlü hiçbir toplumda meşru sayılmamıştır. Dinler açısından da durum farklı değildir. Sözgelişi, İslam dini, bir insanın dirisine işkence yapmayı, işkenceyle öldürmeyi yasakladığı gibi ölüsüne de işkence yapmayı yasaklamıştır. Ölü birinin kolunu bacağını kesmek, doğramak, vücudunu delik deşik etmek, iç organlarını yerinden çıkarmak, parçalamak, yakmak gibi işlemleri haram kılmıştır.

Şu dünyada insandan ve onun hayatından daha değerli, terazide ondan daha ağır çekecek ne olabilir? İnsan bu evrende her şeyin kendisiyle değer kazandığı varlıktır. Hangi menfaat, hangi sebep böyle bir varlığın hayatına son vermeyi meşrulaştırabilir? Mevlâna ve diğer bütün maneviyat önderlerine göre insanın değeri ve yüceliği, Tanrı’nın onu varlıkların en üstünü ve en onurlusu (eşref-i mahlûkat) olarak yaratmasından kaynaklanır. Bu yüzden hiçbir bilgisi, görgüsü, marifeti, liyakati, statüsü olmayan sıradan bir kimse bile sırf insan olduğu için değerlidir ve hürmete layıktır. Ünlü bilge Sadi, “Dünyanın bütün servetleri, bütün dünyanın saltanatı, haksız yere akıtılan bir damla insan kanına değmez” diyor.

Dikkat edilmesi gereken bir nokta da işlenen cinayetlerin büyük bir bölümünün tuzak kurarak, pusuya düşürerek, baskın yaparak kalleşçe, namertçe işlenmiş olmasıdır. Düşmanını er meydanına davet edip kozunu mertçe pay etmeye kalkışan hemen hemen yok gibi.

Kimi cinayetlerin gerekçesi tipik bir feodal zihniyetin aynası gibidir: “Bana yan baktı, işini bitirdim!”, “Oy verdiğim partiye, tuttuğum takıma hakaret etti, çektim vurdum!”, “Trafikte yol istedim, vermedi, bir de tantana yaptı; ben de haddini bildirdim!” Böyle bir sürü dokunulmazlık, sataşılmazlık kibir ve ilkelliği! Diyalog ve uzlaşma kültüründen nasipsizlik, magandalık!

Kriminolojideki gelişmeler sayesinde polis günümüzdeki cinayetlerin yüzde yüzüne yakınını aydınlatıyor, faillerini yakalayıp adalete teslim ediyor. Fakat bu yeterli değil. Niçin bu kadar çok, bu kadar pervasız cinayet işleniyor? İlgililerin, yetkililerin, psikologların, sosyologların üzerinde düşünüp cevap bulmaları gereken öncelikli soru budur!

İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.