Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Adana İl Başkanı Tamer Dağlı ve partililerle görüştü

* Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür” açıklamasını yaptı.
* İşte ayrıntılar!…
UHA/ İnternational News Agency
ADANA, 25 TEMMUZ 2025 – Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Adana İl Başkanı Tamer Dağlı ve partililerle görüşmesinde yaptığı konuşmada, Savunmanın yapılacağı yerlerin sokaklar veya meydanların değil, mahkemelerin olduğuna dikkat çekti.
“Savunmanın yapılacağı yerler sokaklar değil, mahkemelerdir”
Bakan Tunç, Türk yargısına yönelik eleştirilere değinerek, şöyle konuştu:
“Yargımız, 25 bin hakim ve savcımız gece gündüz çalışıyorlar. Verdikleri kararlar içerisinde hatalı kararlar olabilir ama onu düzeltme imkanı yine yargı içerisinde var. İstinafı var, temyizi var ama günlük bazı soruşturmalardan yola çıkarak, özellikle dosyanın içeriğiyle ilgili hiç bilgi sahibi olmadan bu soruşturmaları ‘siyasi soruşturmaymış‘ gibi okuma, algı çalışması yaparak hakim ve savcılarımızı karalamak, onları tehdit etmek hukuk devletinde olacak şeyler değil. Eğer bir iddia karşısında cumhuriyet savcısı bir soru soruyorsa sen delillerini savcılığa ve mahkemeye sunarsın, kendini savunursun. Masumiyet karinesi var. Hiç kimse peşinen elbette ki suçlu ilan edilmiyor ama siz dosyanın içeriğini bilmeden sadece yargıyı etkilemeye ve vatandaşlarımıza yönelik yargı mensuplarıyla ilgili olarak karalama yaparsanız, bu hukuk devletinde olmaz. O nedenle savunmanın yapılacağı yerler sokaklar veya meydanlar değil, mahkemelerdir. Herkes kendi savunmasını yapar ve zaten şeffaftır; deliller, iddianameler ortaya çıktığında herkes neyin ne olduğunu görür. Sabırla, körü körüne sahip çıkmak değil. Eğer o suçlamalarla ilgili olarak varsa deliliniz, onları ortaya koyarsınız.”
Türk yargısına yönelik eleştirilere tepki gösteren Tunç, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle bazı televizyon ve YouTube kanallarında ya da hala köşe yazılarına devam eden, 27 Mayıs’ı da 12 Eylül’ü de 28 Şubat’ı da hatırlayan ve 15 Temmuz’u da yaşamış olan bazı gazetecilerin hala ‘Geçmişte yargı çok bağımsızdı. Her şey güllük gülistanlıktı ama şimdi bağımsız değil‘ şeklindeki yazılarını gördükçe, tabii onlardaki o düşüncelerini paylaşmak mümkün değil. Biz yargımızın en doğru kararları vereceğine yürekten inanıyoruz. 15 Temmuz’da çok büyük sınav verdiler. Tabii ki yargı da vesayetçi ruhtan arındıkça, ‘Demokratik Hukuk Devleti‘ ilkesine daha çok yaklaşmış oldu. Dolayısıyla 17-25 Aralık ve 15 Temmuz süreçleri diğer kurumlarımızda olduğu gibi yargıda da bir ‘arınma‘ ve ‘temizlik‘ sürecini ortaya çıkardı ve bu da hukuk devletinin güçlenmesine neden oldu.”