Türkiye’de 2026 yılı asgari ücreti için geri sayım başlıyor
* Türkiye’de gözler 2026 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirleneceği sürece çevrildi. “Tatmin edici bir sonuç” beklentisi düşükken, asgari ücretin yaygınlığı sorunu da çözülemiyor.
* Haberin Detayı!…
UHA / İnternational News Agency
ANKARA, 24 KASIM 2025 –Deutsche Welle’nin İstanbul Ekonokomi Muhabiri Aram Ekin Duran’ın haberine göre, Türkiye’de milyonlarca işçi ve işverenin gözü, gelecek ay başlaması beklenen asgari ücret görüşmelerinde olacak.
Ekim 2025 verilerine göre, Türkiye’deki 32,5 milyon çalışanın yaklaşık yarısı asgari ücret veya asgari ücrete yakın bir kazanca sahip. 2026 yılında geçerli olacak yeni asgari ücretin hangi düzeyde belirleneceğine dair farklı tahminler olsa da, Türkiye’de toplam çalışan nüfusun yaklaşık yarısını doğrudan ilgilendiren pazarlıktan çalışanları tatmin edecek bir sonuç çıkması beklenmiyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu bünyesindeki işçi ve işveren temsilcilerinden ziyade son yıllarda AK Parti hükümetinin rakam üzerinde belirleyici olması da eleştirisi konusu.
DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde toplam çalışan nüfusun yüzde 10’unu geçmeyen asgari ücretli sayısının Türkiye’de bu kadar yüksek oluşu, gelir dağılımı ve ekonomik kalkınmayı olumsuz etkiliyor.
Asgari ücret 11 ayda 107 dolar eridi
Gelecek yıl geçerli olacak asgari ücrete yapılacak zamma ilişkin farklı tahminler bulunuyor. 2024 sonunda yüzde 44,4 olarak gerçekleşen enflasyona rağmen, asgari ücrete yapılan zam yüzde 30 düzeyinde kalmış ve 2025 yılında geçerli olacak asgari ücret net 22 bin 104 TL olarak belirlenmişti. Ancak döviz kurlarındaki yükseliş ve beklentilerin üzerinde gerçekleşen enflasyon, zaten düşük seviyede olan asgari ücretin alım gücünü geride kalan yıl içinde daha da eritti.
2025 başında 627 dolara karşılık gelen asgari ücret, 21 Kasım’daki piyasa kapanış fiyatlarına göre 520 dolar seviyesindeydi. Yani Türkiye’de asgari ücret geçen 11 ayda 107 dolar değer kaybetti.
2026’da ne kadar zam olacak?
2026 için, gelecekte gerçekleşmesi beklenen enflasyon oranı baz alınarak yüzde 25-30 arasında bir zam yapılması ve net asgari ücretin 27 bin 630 lira ile 28 bin 735 lira arasında bir seviyede gerçekleşmesi bekleniyor.
Ancak bu seviyelerde bir asgari ücret milyonlarca çalışan için zorlu hayat koşullarının devamı anlamına gelecek. Zira Türk-İş’in Ekim 2025 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 28 bin 411 TL’ye yükselirken, yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 liraya kadar çıkmış durumda.
“Asgari ücret, ortalama ücret oldu”
DW Türkçe’ye konuşan Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik, asgari ücret civarında para alanların oranının tüm ücretliler içerisinde yüzde 50 seviyelerinde olduğunu kaydediyor. AB ülkelerinde ise asgari ücretli oranının yüzde 2 ila 10 düzeyinde olduğuna işaret eden Prof. Çelik, “Türkiye’de asgari ücret, ortalama ücrete dönüşmüş durumda” değerlendirmesinde bulunuyor.

Bu yılın başında 627 dolara karşılık gelen asgari ücret geçen Cuma günü piyasa kapanışında 520 dolar seviyesindeydi. Yani maaşlar 11 ayda 107 dolar eridiFotoğraf: John Wreford/SOPA Images/Sipa USA/picture alliance
Türkiye’de milyonlarca ailenin asgari ücrete yapılacak zamdan direkt etkilendiğine işaret eden Aziz Çelik, şunları söylüyor:
“Son yıllarda asgari ücret işçi ve işveren temsilcilerinin olduğu bir komisyon tarafından değil, hükümet tarafından tek taraflı olarak belirleniyor. Bu kadar geniş bir kitleyi ilgilendirdiği için de her yıl sonunda siyasetin ana gündem maddesi haline geliyor. Asgari ücret Türkiye’de önemli bir tartışma konusu olmaya, gelir dağılımındaki bozulma devam ettikçe ve toplu sözleşme kapsamı bu kadar sınırlı kaldıkça, önümüzdeki yıllarda da maalesef devam edecek.”
Zengin-fakir uçurumu büyüyor
Türkiye, adil bir gelir dağılımı konusunda kötü bir sınav veriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, en zengin yüzde 20 toplam gelirin yüzde 48,1’ini alırken, en yoksul yüzde 20’nin toplam gelirden aldığı pay yalnızca yüzde 6,3 düzeyinde bulunuyor.
İsviçre merkezli uluslararası finans kuruluşu UBS’in “Küresel Zenginlik Raporu-2025” verilerine göre de, geçen yıl yüzde 8,4 artışla Türkiye dolar milyoneri sayısının en hızlı arttığı ülke oldu. Ülkedeki toplam dolar milyoneri sayısı 236 bini aştı.
Bir başka deyişle, Türkiye’de bir yandan milyonlarca dar gelirlinin toplam gelirden aldığı pay giderek azalırken, diğer yandan üst gelir grubundaki dolar milyoneri sayısında patlama yaşanıyor.
DİSK: Her 10 kişiden 2’si yoksul
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Araştırma Dairesi tarafından Ekim ayı başında açıklanan “Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu”nda Türkiye’nin Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke konumunda bulunduğuna işaret edilirken, her 10 kişiden 2’sinin yoksul ve 6’sının ise borçlu olduğu kaydediliyor.
22 bin 104 lira olan asgari ücretin, Ağustos ayında açlık sınırı olarak belirtilen 26 bin 149 liranın dahi altında olduğuna işaret edilen raporda, TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre en az 17 milyon 821 yurttaşın en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak kadar yoksul olduğuna dikkat çekiliyor.

“Çalışanların kayıpları giderilmeli”
DW Türkçe’ye konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, başta asgari ücretliler olmak üzere tüm ücretli çalışanların milli gelirden aldıkları payın artırılması gerektiğini vurguluyor.
“1970’lerin sonunda asgari ücretin kişi başına düşen milli gelire oranı yüzde 90’lara yakın iken, bu oran bugün yüzde 40’lar düzeyine geriledi” diyen DİSK Başkanı, çalışan ücretlerinde gerçek enflasyon nedeniyle oluşan kayıpların giderilmesi talebinde bulunuyor.
Asgari ücretin belirlendiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısına da eleştiri getiren Arzu Çerkezoğlu, alınan kararlar karşısında herhangi bir itiraz mekanizması bulunmadığına dikkat çekiyor.
“Komisyonun yapısı antidemokratik”
Beş işçi, beş işveren ve beş hükmet temsilcisinden oluşan komisyonun günün sonunda hükümetin onay verdiği oranı kabul etmek zorunda bırakıldığını söyleyen Çerkezoğlu, şöyle konuşuyor:
“Milyonlarca işçinin ailesiyle birlikte hayatını sürdürdüğü asgari ücretin belirlenmesinde bu yöntem tümüyle antidemokratiktir. Çoğunlukla işverenle hükümet, işçi tarafının onayı olmaksızın asgari ücreti belirlemektedir. Artık tümüyle tıkanmış olan ve bir sosyal diyalog mekanizması niteliğini kaybetmiş olan komisyon yöntemi değişmelidir.”