Avrupa’nın yeşili griye dönüyor: En büyük kayıp Türkiye’de

* Gazeteci ve bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre Avrupa’da 5 yılda yaklaşık Kıbrıs adası kadar alan yeşilden griye dönerken Türkiye tek başına toplam kaybın beşte birinden fazlasını oluşturdu.
* İşte detayı!…
UHA / İnternational News Agency
ALMANYA, 03 EKİM 2025 – DW’de yer alan habere göre, Avrupa’da doğa ve tarım alanları, konut ve yol projelerinden lüks turizm yatırımlarına uzanan baskılar altında hızla küçülüyor.
“Green to Grey” başlıklı sınır ötesi araştırma, uydu görüntülerini yapay zeka ve saha doğrulamasıyla birleştirerek 2018-2023 arasında yaklaşık 9 bin kilometrekarelik alanın kalıcı biçimde yapılaşmaya dönüştüğünü gösteriyor. Araştırmanın en çarpıcı bulgusu, Türkiye’nin 1860 kilometrekare ile kıta genelinde en fazla yeşil alan kaybeden ülke konumunda olması. Bu rakam, Avrupa’daki toplam kaybın beşte birinden fazlasına denk geliyor.
Araştırmanın kapsamı ne?
Çalışma, Arena for Journalism in Europe (Arena) tarafından Norveç Doğa Araştırma Enstitüsü (NINA) ve 11 medya kuruluşu ile ortak yürütüldü.
Norveç kamu yayıncısı NRK, İspanya’dan Datadista, Belçika’dan De Standaard, Almanya’dan Die Zeit, İtalya’dan Facta, Polonya’dan Gazeta Wyborcza, Fransa’dan Le Monde, Finlandiya’dan Long Play, Norveç’ten NRK, Yunanistan’dan Reporters United, Türkiye’den The Black Sea ve Birleşik Krallık’tan the Guardian dahil 11 medya kuruluşu ve NINA’dan bilim insanları toplam 41 kişilik bir ekip oluşturdu.
Ülke dosyaları birleştirilerek Avrupa kıtası ölçeğinde tablo görünür kılındı. Analiz 30 ülkeyi kapsıyor; bu, Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) 39 ülkeli alanının yüzde 96’sına karşılık geliyor.
Kayıpların ölçüsü ve nedenleri
Ekiplerin beş yıllık uydu verisi üzerinden yaptığı ölçümlere göre Avrupa her yıl ortalama 1500 kilometrekare alanı yapılaşmaya kaybediyor. Bunun 900 kilometrekaresi ormanlar, çayırlar ve sulak alanlar gibi doğal ekosistemlerden, 600 kilometrekaresi ise tarım arazilerinden geliyor. Bu, haftada yaklaşık 30 kilometrekare, günde 600 futbol sahası anlamına geliyor. Kayıpların başlıca sürükleyicileri konut ve yol projeleri. Ancak yalnızca kamusal ihtiyaca dayanmayan lüks turizm ve belirli kesimlere hizmet eden özel yatırımlar ile sanayi tesisleri de ciddi pay sahibi.
Türkiye fotoğrafı: Çaltılıdere’den ülke geneline
Araştırmanın sahadaki en çarpıcı örneklerinden biri İzmir/Çaltılıdere sulak alanı. Resmi olarak “sulak alan” statüsüne sahip bu ekosistem, göçmen kuşlar için durak noktası olmasının yanı sıra karbon yutağı ve doğal taşkın savunması işlevi görüyordu. Ancak 2017’de koruma statüsü kaldırılırdı. Ardından lüks yatların bakım ve yapımı için planlanan marina kapsamında bir kilometrekareden fazla beton temel döküldü ve alanın büyük kısmı yok oldu.
Projeyi geliştiren Yat ve Tekne İmalatçıları Endüstrisi Kooperatifi (YATEK), çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararını ve ekonomik katkıyı vurgularken, çevre uzmanları, biyoçeşitlilik ve iklim uyumu açısından geri döndürmesi zor bir kaybın altını çiziyor. Bu örnek, Türkiye’nin beş yılda kaydettiği 1860 kilometrekarelik toplam kaybın ardındaki dinamiklere de işaret ediyor: Kıyı şeridinde yoğunlaşan turizm ve marina yatırımları, kent çeperlerinde hızlanan konut-yol genişlemesi ve verimli tarım arazilerinin parçalanması.
YATEK, araştırma ekibine yaptığı açıklamada, projesinin, “Avrupa Birliği hukuku kapsamında izin verilmesi için bir projenin etkilerini ayrıntılandıran ÇED raporunun alınması da dahil olmak üzere tüm yasal prosedürleri sıkı sıkıya takip eden, tamamen uyumlu bir girişim” olduğunu belirtti.
Açıklamada, “Projenin çevresel etkileri ve diğer ekolojik yönleri, ülkemizin yetkili makamları tarafından kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiş ve olumlu ÇED kararı verilmiştir. Buna uygun olarak, projenin tüm süreci hukuka uygun şekilde ve ilgili mevzuata paralel olarak sürdürülmektedir” denildi.
Avrupa’dan örnekler: Turizm, enerji, sanayi
Portekiz’in Melides bölgesinde Natura 2000 alanında yükselen CostaTerra Golf and Ocean Club, 75 hektarlık golf sahasıyla gündemde; sahayı yeşil tutmak için günde 800 bin litre su tüketilebileceği hesaplanıyor. Proje nedeniyle Galé Plajı’ndaki koruma altındaki kumulların neredeyse 300 hektarı kaybedildi. Komplekste mülklerin yaklaşık 6,4 milyon euro karşılığında satılması bekleniyor. Discovery Land Company’ye ait proje, Portekiz makamlarınca ekonomik fayda gerekçesiyle onaylandı. Proje sahibi, çevre standartlarını karşıladığını savunsa da çevre hukukçuları “baskın kamu yararı” ölçütünü karşılamadığını belirtiyor.
Yunanistan’ın kuzeyindeki Vermio Dağları’nda, “yolsuz vahşi doğa” statüsündeki alanlarda geniş ölçekli rüzgar santrali kuruluyor. Şirket, iki kez yüksek idare mahkemesinden onay aldığını ve ağaçlandırma çalışmalarını sürdürdüğünü söylüyor.
Almanya’da başkent Berlin yakınlarındaki Brandenburg’da ise Tesla fabrikasının kapasitesini yıllık 1 milyon araç üretimine çıkarma planları nedeniyle yarım milyon ağacın kesildiği bildiriliyor. Uydu görüntüleri orman açıklıklarını net biçimde gösteriyor.
Yöntem: “Küçük parçalar”ın toplam etkisi
“Green to Grey“, uydu görüntüleri + yapay zeka + saha doğrulaması bileşimini kullanıyor ve 50 bin metrekare altındaki alanları dışlayan Avrupa Çevre Ajansı (EEA) yaklaşımından bu yönüyle ayrılıyor.
Kent içi park parçaları, tarla kenarları, yol bağlantıları gibi parça parça kayıplar da sayıldığı için hesaplanan toplam, EEA’nın resmi tahminlerinden 1,5 kat daha yüksek çıkıyor. Uzmanlar bu tabloyu “ağır ilerleyen ve zamanla biriken” bir sorun olarak nitelendiriyor: Bugün gözden kaçan küçük müdahaleler, yarın bütünsel ekosistem ve gıda güvenliği risklerine dönüşüyor.
Biyoçeşitlilik, gıda güvenliği ve sağlık
Araştırma ekibine konuşan Leeds Üniversitesi’nden Prof. Steve Carver, yapılaşmanın yaban doğa kaybı ve biyoçeşitlilikteki düşüşün temel nedeni olduğunu vurguluyor. Carver, kentlerin yeşil kuşağa ve tarım arazilerine doğru genişlemesinin, verimli toprakları da süpürdüğünü hatırlatıyor.
EEA’dan Jan-Erik Petersen de “Küçük kayıpların zaman içinde birikerek büyük bir etki yarattığına” dikkat çekiyor.
Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller/EFA grubundan Lena Schilling ise “Avrupa Birliği yıllardır iklim ve doğayı korumada liderlik vaat ediyor; ama bu araştırmanın gösterdiği şey, kelimenin tam anlamıyla kendi geleceğimizi betona gömüyor olmamız” uyarısında bulunuyor. Schilling, doğanın harcanabilir bir şey gibi görülmeye devam etmesi halinde Avrupa’nın yalnızca iklim hedeflerini değil, aynı zamanda gıda güvenliğini, sağlığını ve kıtayı yaşanmaya değer kılan yerlerin kendisini de kaybedeceğini söylüyor.
Araştırmaya göre kayıplar yalnızca biyoçeşitlilik açısından değil; sel ve aşırı sıcak gibi iklim etkilerini artırarak sağlık ve refah üzerinde de doğrudan sonuçlar doğuruyor.
“Green to Grey” bulguları, Avrupa’da konut-yol-turizm-sanayi eksenindeki yayılmanın, doğa ve tarım alanlarını hızla daralttığını ve bu eğilimin Türkiye’de en yoğun düzeyde seyrettiğini gösteriyor. Beş yılda Kıbrıs adası büyüklüğüne ulaşan kayıp, kıtanın iklim hedefleri, gıda güvenliği ve kamu sağlığı açısından alarm veriyor. Araştırmanın metodolojisi, “küçük müdahalelerin toplam etkisini” görünür kılarak karar vericilere, koruma-planlama-denetim politikalarını yeniden değerlendirme çağrısı yapıyor.