enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
08:42 İsrail’den yeni oyun: DEAŞ’a yakın terörist gruplar silahlandırılıyor
06:58 Milletimizin mal varlığı ve alın teri faizle sömürülüyor
06:52 TÜBİTAK’tan ISUBÜ 30 Milyon TL Bütçeli “Milli Teknoloji Atölyesi” Projesi’ne Onay Aldı
00:57 Arda Turan, Shakhtar Donetsk’te işbaşı yaptı
00:54 Yeni Küresel Denge Arayışında G7 Zirvesi…
00:53 Eğirdir Gölü Su Eylem Planı”, 13 ana başlık ve 31 alt başlıktan oluşuyor…
00:43 Trabzonspor, transferdeki ilk hamlesini yaptı
00:36 Kastamonu Üniversitesi Basın Yayın Müşavirliğince, Filistin’de şehit edilen gazeteciler anıldı…
00:31 Ünlü Ekonomist Selçuk Geçer’den korkutucu uyarılar: Fırtına öncesi sessizlik
00:27 Yorum: Paşinyan ve kilise çatışması…
00:26 İzmir Çiğli’de CHP’li Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız’ın
00:19 Kastamonu’da nüfusu 2 binin altına düşen belediyeler köy olacak…
00:12 Kocaelispor, kaleci Aleksandar Jovanovic ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.
00:06 TFF 3. Lig’e düşen İzmir’in köklü kulüplerinden Altay’da futbol şubesinin şirketleşmesi için harekete geçildi.
23:26 Cumhurbaşkanı Erdoğan: Adlarını Hitler gibi zalimlerin yanına utançla yazdırdılar
23:04 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen Türkiye Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde (TETZ) konuştu…
22:50 Cumhurbaşkanı Erdoğan Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı kabul etti
12:41 İsrail, Filistin’de sistematik savaş suçları işledi!
11:30 TBMM’ye sunulan otomobillere yönelik yeni ÖTV teklifiyle, motor türü ve teknik özelliklere göre vergilendirme yeniden düzenlenecek…
10:09 Koç Üniversitesi Ebru Kulübü’nün yıl sonu sergisi: Boyanın Suyla Dansı: Ebru Sergisi
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Yeni Küresel Denge Arayışında G7 Zirvesi…

Yeni Küresel Denge Arayışında G7 Zirvesi…
21 Haziran 2025
5
A+
A-

*ABD’nin kimliği daha çok “istisnacı” ve “rekabetçi” bir profil çizmektedir.

* ABD Başkanı Donald Trump’ın zirveye katılımı, İran’a yönelik söylemleri ve erken ayrılışı, G7’nin transatlantik uyumu üzerindeki gerilimi bir kez daha görünür kılmıştır.

* Kananaskis G7 Zirvesi, yalnızca devletlerarası diplomatik bir toplantı değil; aynı zamanda küresel siyasetin dönüşüm sürecini belgeleyen bir andır.

* Detayı haberimizde!…

UHA/ İnternational News Agency

Ayşe Azra GILAVCI,ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi

Analist* Ayşe Azra Gılavcı, (ANKASAM)

ANKARA, 21 Haziran 2025 – Ankara Kriz ve Siyaset ANKASAM Admin,ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları MerkeziAraştırmaları Merkezi’den (ANKASAM) Latin Amerika ve ABD dış politikası Araştırmacısı Analist Ayşe Azra Gılavcı, ANKASAM için kaleme aldığı “Yeni Küresel Denge Arayışında G7 Zirvesi…” başlıklı yazısında, 16-17 Haziran 2025 tarihlerinde Kanada’nın Alberta eyaletinde yer alan Kananaskis bölgesinde gerçekleştirilen G7 Zirvesinin, sadece yıllık bir buluşma değil, küresel sistemin yeniden inşa sürecinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Ayşe Azra Gılavcı, özellikle de çok taraflı yapının, liberal dengeler ve kolektif güvenlik gibi olguların sorgulandığı bu çatışmalar döneminde düzenlenen zirvenin doğru okunabilmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi.

Analist Ayşe Azra Gılavcı, ANKASAM için kaleme aldığı “Yeni Küresel Denge Arayışında G7 Zirvesi…” başlıklı yazısını şöyle aktardı:

G7 Zirvesi, küresel zenginliği kalkındıran bu ülkelerin, siyasi politikalarının yanında ekonomik politikalarının da gözlemlenebildiği en güçlü yapılardan biridir. Zirveye damgasını vuran olaylar, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) giderek daha “tek taraflı” dış politika çizgisi ve Avrupa Birliği’nin (AB) stratejik özerklik arayışları, küresel ittifak sistemlerinin dönüşümünü yansıtmaktadır.

ABD Başkanı Donald Trump’ın zirveye katılımı, İran’a yönelik söylemleri ve erken ayrılışı, G7’nin transatlantik uyumu üzerindeki gerilimi bir kez daha görünür kılmıştır. Trump’ın “İran asla nükleer silah sahibi olamaz” açıklaması,[1] İsrail-İran geriliminin doruk noktasında yapılmış ve G7 platformunda kolektif karar alma beklentilerini gölgede bırakmıştır. Bu durum, özellikle neoliberal kurumsal yapıları savunan devletler ile ABD arasında stratejik bölünmenin derinleştiğini göstermektedir.

Trump’ın bu türden tek taraflı çıkışları, hem uluslararası hukuk normlarına hem de uluslararası toplumun ortak tehdit algılarına aykırı bir şekilde, Realist teorinin güç odaklı ulusal çıkar mantığını bire bir yansıtmaktadır. Ne var ki bu durum, İttifak siyaseti açısından normatif bir kırılmaya da işaret etmektedir: Uluslararası ilişkilerde kurumların etkisini savunan Neoliberal kurumsalcılık yaklaşımına göre bu tür davranışlar, kurumlara olan güveni zedeler ve kolektif eylem kapasitesini düşürür.

AB, zirve boyunca ABD’nin sert güç politikalarına karşın yumuşak güç unsurlarına ve uzun vadeli stratejik özerklik vizyonuna dayalı bir yaklaşım benimsemiştir. Ursula von der Leyen ve Kaja Kallas tarafından sunulan 2025 Dijital On Yıl Raporu, AB’nin teknoloji ve güvenlik alanlarında dışa bağımlılığı azaltma stratejisini vurgulamaktadır.[2] Bu rapor; yapay zeka, 5G ağ altyapısı, dijital kimlik sistemleri ve siber güvenlik alanlarında Avrupa’nın kendi normlarını belirleyen bir aktör olma amacını yansıtmaktadır. Bu bağlamda AB, Joseph Nye’ın “yumuşak güç” kavramı çerçevesinde değerlendirildiğinde, teknolojik standartlar, hukuki düzenlemeler ve normatif değerler aracılığıyla küresel düzenin inşasında aktif rol oynamayı hedeflemektedir. Dijital alanlarda küresel standart belirleyicisi olmak, AB için hem ekonomik hem de jeopolitik bir kalkandır.

Zirvede dikkat çeken gelişmelerden biri de AB ile Kanada arasında “Readiness 2030” başlığı altında yürütülen savunma işbirliği müzakereleridir.[3] ReArm Europe inisiyatifi kapsamında 800 milyar avroluk kaynak tahsisi planlanırken, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) dışı kolektif savunma mekanizmalarının oluşturulması yönünde ciddi adımlar atılmıştır. Kanada’nın bu çabaya katılımı, transatlantik güvenlik anlayışının çeşitlendiğine işaret eder. Bu tür girişimler, NATO’nun kolektif savunma paradigmasının tek meşru model olmaktan çıktığını ve özellikle Avrupa’nın stratejik özerklik çabalarının hız kazandığını göstermektedir. Yapısal Realizm’e göre güvenlik mimarileri, güç merkezlerinin ihtiyaçlarına göre yeniden biçimlenir. Dolayısıyla AB’nin kendi savunma kapasitesini artırma çabası, çok kutuplu bir güvenlik sisteminin habercisidir.

Zirvede NATO Genel Sekreteri olarak yeni görevine başlayan Mark Rutte’nin katılımı ve yaptığı açıklamalar, ittifakın kurumsal olarak varlığını sürdürme kararlılığını göstermiştir.[4] NATO’nun sadece askeri değil, aynı zamanda diplomatik bir denge mekanizması olarak işlev gördüğü vurgulanmıştır. Bu, özellikle ABD’nin tek taraflı hamlelerine karşı Avrupa ülkeleri açısından önemli bir güvenlik garantisi işlevi görmektedir. Bununla birlikte NATO içinde de iç dinamiklerin değişmekte olduğu açıktır. Özellikle Almanya ve Fransa gibi üyeler, AB savunma yapılarının NATO’dan tamamen bağımsız olmamakla birlikte daha esnek ve Avrupa odaklı olmasını talep etmektedir. Bu, kurum içi reform beklentilerinin yükseldiğini ve gelecekte NATO’nun daha “modüler” bir yapıya evrilebileceğini göstermektedir.

Zirveye dair kamuoyuna yansıyan sembolik görüntüler, G7 liderlerinin Kanada’nın doğal manzarası önünde çekilen “aile fotoğrafı”, her ne kadar birlik mesajı taşısa da diplomatik masada yaşanan fikir ayrılıklarının üzerini örtmemektedir. Özellikle Trump’ın “MAGA (Make America Great Again)” şapkasıyla görünmesi ve yerli lider Steven Crowchild ile yaşadığı diyalog, ABD’nin yerli halklara yönelik iç politika sorunlarının uluslararası düzlemde nasıl algılandığını gözler önüne sermiştir. Bu tür semboller, uluslararası ilişkilerde “normatif imaj”ın nasıl inşa edildiğine dair önemli veriler sunar. Normatif güç olarak Avrupa’nın aksine, Trump yönetimi tarafından temsil edilen ABD’nin kimliği daha çok “istisnacı” ve “rekabetçi” bir profil çizmektedir. Bu durum, ABD’nin yumuşak güç kapasitesinde zayıflama olarak değerlendirilebilir.

G7 Zirvesi’nin sonunda oluşan tablo, bazı eğilimlerin güçlendiğini bizlere göstermektedir. Bunları kısaca şöyle açıklayabiliriz:

  • Güvenlik Düzeyinin Genişlemesi: NATO, AB savunma yapıları ve ikili işbirlikleri eşzamanlı olarak gelişmektedir. Bu durum, güvenlik mimarisinin tek merkezli değil, modüler ve çok aktörlü bir düzene doğru evrildiğini göstermektedir.
  • Dijital Egemenlik: Özellikle AB’nin sunduğu rapor baz alınırsa, dijital sahaların yeni rekabet alanları olarak ortaya çıkacağını gözlemlemek mümkündür.
  • Uluslararası Kurumlara Güven Sorunu: ABD’nin giderek izolasyonist söylemlere yönelmesi, küresel kurumların etkinliğini zedelemekte ve liberal uluslararası düzenin sürdürülebilirliğini sorgulatmaktadır.
  • Toplumsal Taleplerin Diplomatik Süreçlerde Artan Etkisi: Yerli liderlerle yapılan temaslar, sosyal hareketlerin artık dış politika gündemlerinde daha görünür olduğunu göstermektedir.

Kananaskis G7 Zirvesi, yalnızca devletlerarası diplomatik bir toplantı değil; aynı zamanda küresel siyasetin dönüşüm sürecini belgeleyen bir andır. ABD’nin ulusal önceliklerini ön plana koyarak zirveden erken ayrılması, uluslararası sistemin “kolektif karar alma” ideali ile “ulusal çıkar maksimizasyonu” arasında kaldığını göstermektedir. AB ve Kanada’nın çok taraflılık ilkelerine dayalı yeni kurumsal modeller inşa etme çabaları ise geleceğin uluslararası düzenine dair umut vadeden, ancak hâlâ birçok yapısal engelle karşı karşıya kalan bir alternatif inşa etmeye çalıştıklarını göstermektedir.


[1] “Photos of world leaders in Canada’s Rocky Mountains for the G7 summit”, AP News, https://apnews.com/photo-gallery/canada-g7-photos-1a20cd3e8ef1f49accdb811e9322417b, (Erişim Tarihi: 18.06.2025).

[2] “President von der Leyen participates in the G7 Summit with focus on global economic security and geopolitics”, European Comission, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ac_25_1562, (Erişim Tarihi: 18.06.2025).

[3] Aynı Yer.

[4] “NATO Secretary General attends G7 Summit, welcomes Canada’s commitment to defence spending”, NATO, https://www.nato.int/cps/en/natohq/news_236327.htm, (Erişim Tarihi: 18.06.2025).

***

Yazar hakkında

Ayşe Azra Gılavcı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler okumaktadır. İleri derecede İngilizce bilen Azra’nın başlıca ilgi alanları; Latin Amerika ve ABD dış politikasıdır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.