Altay Ana Muharebe Tankı’nın Türk Savunma Sanayisine Katkısı ve Uluslararası Basındaki Yansımaları
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kocaeli Dilovası’nda 6 kişinin hayatını kaybettiği yangınla ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı. Soruşturma kapsamında SGK ile Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nden 7 personel açığa alındı.
*Haberin detayı!…
UHA / İnternational News Agency
ESKİŞEHİR, 10 KASIM 2025 –
Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin YELTİN, TUDPAM için kaleme aldığı “Altay Ana Muharebe Tankı’nın Türk Savunma Sanayisine Katkısı ve Uluslararası Basındaki Yansımaları” başlıklı yazısını UHA / İnternational News Agency’na değerlendirdi.
(TUDPAM) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin YELTİN, “Soğuk Savaş sonrası süreçte değişen güvenlik ortamı, ülkeleri savunma sanayinde yerli üretim ve teknolojik bağımsızlık yönünde adımlar atması adına itici güç olmuştur” dedi.
Hüseyin YELTİN, Türkiye bağlamında bu eğilimin, 2000’li yılların başından itibaren stratejik bir tercih olarak kurumsallaştığına dikkat çekerek, “Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda yürütülen projeler, dışa bağımlılığı azaltmak, ihracat kapasitesini yükseltmek ve özgün sistemler geliştirmek amacıyla planlanmıştır. Bu kapsamda geliştirilen Altay Ana Muharebe Tankı (AMT) Projesi, Türkiye’nin kara savunma kapasitesinde önemli bir yerli üretim dönüm noktası olarak değerlendirilmekte” olduğunun altını çizdi.
Altay projesinin, teknik altyapının güçlendirilmesi ve ulusal savunma stratejisinin yeniden şekillendirilmesi açısından oldukça özel bir önem taşıdığını ifade eden YELTİN, “Proje, silah sistemi üretimi kapsamında önemli bir atılım olurken, aynı zamanda mühendislik yetkinliği, teknolojik bilgi birikimi ve sanayi ekosisteminin entegrasyonu açısından bir kalkınma hamlesi niteliğinde görülmektedir” dedi.
Altay Tankı Projesinin arka planı ve teknik özellikleri
(TUDPAM) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin YELTİN, Altay Tankı Projesinin arka planı ve teknik özelliklerine de değinerek, Altay projesinin, 2007 yılında Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından başlatıldığını, tasarım ve prototip üretiminin Otokar tarafından gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Hüseyin YELTİN, Seri üretim sürecinin ise 2018 sonrası BMC Savunma’ya devredildiğini belirterek, geliştirme aşamasında Güney Kore merkezli Hyundai Rotem ile teknoloji transferi anlaşması yapıldığını, özellikle motor ve transmisyon alanında Kore mühendisliğinin örnek alındığını vurguladı.
(TUDPAM) Yönetim Kurulu Başkanı YELTİN, şunları söyledi:
“Altay tankı, 120 mm L/55 pürüzsüz namlulu top, kompozit ve modüler zırh, aktif koruma sistemleri ve KBRN koruma teknolojileri ile modern savaş doktrinlerine münasip bir biçimde tasarlanmıştır (BMC, 2025). Tankın gövde ve kule yapısında yüksek oranda yerli malzeme kullanılmış ve elektronik sistemlerde de ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN ve MKE gibi Türk firmaları aktif rol almıştır (Daily Sabah, 2025).
Başlangıçta Güney Kore menşeli motorlar kullanılmış olsa bile, uzun vadede yerli BATU motorunun entegrasyonu hedeflenmiştir. Bu yaklaşım, Türkiye’nin ağır zırhlı araç üretiminde dış tedarikçilere olan bağımlılığını azaltma stratejisinin kritik bir parçasını oluşturmaktadır (Turkish Minute, 2025).”
Türk Savunma Sanayisine katkıları neler?
Altay projesinin, Türk Savunma Sanayisine katkılarının, Türkiye’nin kara sistemleri mühendislik kapasitesini ileri düzeye taşıdığına dikkat çeken Hüseyin YELTİN, “Tank tasarımı, balistik koruma, komuta-kontrol ve atış kontrol sistemlerinde elde edilen bilgi birikimi, yerli savunma sanayii firmalarının Ar-Ge yetkinliğini de artırmıştır” dedi. (Daily Sabah, 2025).
Projede geliştirilen alt sistemlerin çoğu, diğer zırhlı araç projelerine teknoloji transferi sağlamış ve savunma ekosisteminde kurumsal öğrenmeyi desteklemiştir. Ayrıca, yerli motor ve transmisyon üretimindeki ilerlemeler, Türkiye’yi gelecekte tamamen bağımsız zırhlı platform üreticisi konumuna taşıma potansiyeline de sahiptir. Bu durum, savunma teknolojilerinde “kullanıcı”dan “tasarımcı”ya geçişin en somut göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
“Altay, teknik başarılarının yanı sıra ekonomik açıdan da önemli etkiler yaratmıştır” diyen YELTİN, şöyle devam etti:
“BMC’nin Sakarya ve Ankara tesisleri, tedarikçi zincirleriyle beraber binlerce kişiye doğrudan ve dolaylı olarak istihdam sağlamaktadır (BMC, 2025). Ayrıca Altay tankının potansiyel ihracat pazarına sahip olması da önemli bir detaydır. Özellikle Katar, Pakistan ve Azerbaycan gibi dost ülkelere yapılacak olan ihracat önemli bir gelir kaynağı olarak öngörülmektedir (Euro-SD, 2025). Yüksek yerlilik oranı, dışa bağımlılığı azaltarak savunma bütçesinin daha etkin kullanılmasına imkân vermektedir. Bu ekonomik yapı, savunma sanayisini salt askeri bir alan değil, katma değer üreten bir sektör hâline getirmektedir. Dolayısıyla bakıldığında, uzun vadede Altay projesi, Türkiye’nin savunma ihracatındaki çeşitliliği artırma kapasitesine sahip olduğunu söylemek mümkündür”.
Altay, Türk savunma doktrininde caydırıcılığı artıran bir kapasite sunduğunu ifade eden (TUDPAM) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin YELTİN, “Modern zırh koruması, yüksek hareket kabiliyeti ve ağ-merkezli harp entegrasyonu sayesinde kara gücü önemli ölçüde modernize edilmiştir. Proje, yalnızca taktik bir araç üretimi değil, Türkiye’nin bölgesel stratejik özerklik vizyonunun da askeri yansımasını da temsil etmektedir (Ekathimerini, 2025). Ayrıca, Altay tankının Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) müttefikleri nezdinde Türkiye’nin savunma kapasitesine katkısı, ülkenin savunma sanayi alanında “güvenilir tedarikçi” imajını da ciddi anlamda güçlendirmektedir. Dolayısıyla Altay, Türkiye’nin savunma diplomasisinde sembolik bir işlev de görmektedir” diye konuştu.
Altay tankının uluslararası basındaki yansımaları ne oldu?
Hüseyin YELTİN, Altay tankının uluslararası basındaki yansımalarına da değinerek, şöyle devam etti:
“Batı medyası Altay projesini genellikle temkinli ve eleştirel bir perspektifle değerlendirmiştir. Euro-SD (2025), “The Long Road to Altay” başlıklı analizinde teknik gecikmeler, motor tedarikindeki dış bağımlılık ve ambargoların etkilerine dikkat çekmiştir. Benzer şekilde Defense News ve Army Recognition, projenin uzun süren geliştirme sürecine rağmen seri üretime geçmesini Türkiye için “teknolojik olgunluğun göstergesi” olarak yorumlamıştır. Bu çelişkili değerlendirmeler, Batı medyasının Türkiye’nin savunma sanayi atılımlarına hem merak hem de ihtiyatla yaklaştığını ortaya koymaktadır.
Asya kaynaklı yayınlarda, özellikle Güney Kore basınında, Türkiye-Güney Kore iş birliği olumlu bir şekilde aktarılmıştır. Motor tedarikinde gerçekleşen iş birliği, iki ülke arasında savunma sanayi bağlarını güçlendiren bir “başarı hikâyesi” olarak kamuoyuna sunulmuştur. Ortadoğu basınında ise, özellikle Rudaw (2025), Altay projesinin Türkiye’nin bölgesel caydırıcılık kapasitesini artırdığına ve dışa bağımlılığı azalttığına vurgu yapmıştır.
Genel olarak, Batı medyası projeyi politik riskler bağlamında değerlendirmeyi tercih ederken; Asya ve Orta Doğu medyası ise Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki özerkliğini ve teknolojik ilerlemesini ön plana çıkarmıştır”.
Sonuç
Türk Dış Politikası Araştırma Merkezi (TUDPAM) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin YELTİN, ‘Sonuç‘ olarak, Altay Ana Muharebe Tankı’nın, Türkiye’nin savunma sanayisinde yerli üretim, teknoloji transferi ve stratejik özerklik hedeflerini birleştiren bir proje olduğuna dikkat çekerek, “Teknik olarak yerli alt sistemlerin geliştirilmesi, ekonomik olarak istihdam yaratılması ve stratejik olarak caydırıcılığın güçlendirilmesi yönleriyle çok katmanlı bir etki ortaya koymaktadır” dedi.
Hüseyin YELTİN, sözlerini şöyle noktaladı:
“Uluslararası medya yansımaları ise görüldüğü üzere coğrafi farklılık göstermektedir. Batı medyası projedeki gecikmeleri ve dış bağımlılığı ön plana çıkarmayı tercih ederken; Asya ve Orta Doğu medyası Türkiye’nin savunma bağımsızlığına vurgu yapmıştır. Sonuç olarak, Altay projesi sadece bir tank üretim süreci değil, Türkiye’nin savunma sanayisinde “ithalatçıdan tasarımcıya” geçişinin en değerli sembolü olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan Altay, Türkiye’nin gelecekteki savunma vizyonuna yön veren, teknolojik egemenlik ve politik bağımsızlık hedeflerinin somut bir göstergesi olmaya ve daha sonraki yerli ve milli projelere bayraktarlık yapmaya devam edecektir”.
***
Yazar hakkında
Hüseyin YELTİN, TUDPAM Başkanı