UHA HABER / Türkiye ve ABD arasında Suriye’nin kuzeyine yönelik yapılan görüşmelerin ardından üç madde üzerinde uzlaşıldığı duyuruldu ancak Suriye Kürtleri anlaşmanın detaylarının belirsiz olduğunu düşünüyor.
“Bu adımlarla yetinmeyi kabul edeceğini zannetmiyoruz”
Halil, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyon hazırlığının ardından ortaya çıkan anlaşmanın yeterli olmayabileceğini savunarak, “Genel itibariyle, Türkiye tehdidinin halen devam ettiğini düşünüyoruz. Erdoğan bölge halkları için bir tehdit unsuru olmaya devam ediyor. Bu adımlarla yetinmeyi kabul edeceğini zannetmiyoruz. Ve ileride eline fırsat geçtiğinizde bölgemize saldırmak için bahaneler bulacak” dedi.
“Türkiye, Suriye’deki savaştan faydalanarak sınırlarını genişletmeye çalışıyor” görüşünü öne süren Halil, “Türkiye, Suriye’yi işgal etmektedir ve şu ana kadar hiçbir yetkiliden, Türkiye’nin gelecekte buralardan çıkacağına dair resmi bir açıklama duymadık” dedi.
Türkiye’nin Suriye içindeki askeri operasyonlarına ve girişimlerine karşı olduklarını belirten Halil, “Biz, Suriye’den ayrılmaya çalışmıyoruz. En doğru çözümün, Suriyeliler olarak sorunlarımızı (kendi aramızda) çözmek ve Türkiye’nin bölgelerimize müdahale etmesi yerine Suriyeliler arasında bir çözüm olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
“Demografik yapı” endişesi
Kuzey Suriye’deki Kürt yapılar ve Şam dahil bir kesim Türkiye’nin askeri operasyonla müdahale ettiği yerlerde demografiyi değiştirmeye çalıştığını savunuyor.
Türkiye ve ABD arasında varılan üç maddelik uzlaşmanın ardından aynı şüpheler yeniden gündeme gelmeye başladı.
Kamışlı’da bulunan Rojava Stratejik Çalışmalar Merkezi’nden analist Dr. Muhammed Bakir, Türkiye’nin Afrin’e yönelik askeri operasyonunu örnek göstererek, “Hepimiz Türkiye’ye bağlı cihatçı grupların Afrin’de fidye için insan kaçırma, mülklerin yağmalanması, öldürmeler ve diğer suçlar ve ihlaller gibi neler yaptıklarını gördük. Afrin Kürtleri kendi evlerinden çıkarıldılar ve Suriye’nin farklı yerlerinden binlerce cihatçı grupların aileleri yerleştirildi” diye konuştu.
Türkiye’nin Afrin’deki hamlelerinin bölgenin demografisinin değiştirilmesine uygun zemin sağladığını belirten Dr. Bakir bu nedenle anlaşmada yer alan ‘yerlerinden edilmiş sivillerin geri dönüşü’ ifadesinin korku yarattığını savundu.
Dr. Bakir, “Türkiye’nin Afrin’de yaptıkları gibi radikal grupları ve aileleri getirip Kuzey ve Doğu Suriye’ye yerleştirmesinden ve onları bölgenin güvenlik ve istikrarını bozmak için kullanmasından korkuyoruz” dedi.
Suriyeli sığınmacıların evlerine dönmesini isteyen Türkiye’nin aynı şekilde Afrin halkının yüzde 80’den fazlasının da evlerine dönmesine izin vermesi gerektiğini belirten analist, Afrin’i terk etmek zorunda kalan bu nüfusun şimdi Halep yakınlarındaki Şahba bölgesinde kamplarda yaşadığını kaydediyor.
ABD’den arabuluculuk beklentisi
Üç maddelik anlaşma ile Türkiye’nin hazırlığını yaptığı askeri operasyon ihtimalinin zayıfladığı tahminleri yapılıyor. ABD’nin gerek Suriye ve gerekse bölgedeki ajandası çerçevesinde çok boyutlu ilişki yürüttüğü ve siyasi/askeri destek verdiği Kürt yerel güçlerle Türkiye arasında dengeli ve askeri operasyon seçeneğini öteleyecek adımlar atması bekleniyor.
Dr. Bakir, ABD’den beklenen ‘arabuluculuk’ rolüne dikkat çekerek, “Umarız ki, ABD Türkiye ve Kuzey ve Doğu Suriye arasında Suriye krizinin çözümüne yardımcı olabilecek bir arabuluculuk rolü oynar” dedi.
HABER : Hediye Levent